Günümüzde hızlı okuma bir tercih değil zorunluluk haline gelmiştir. Hızla gelişen teknoloji, yeni teknolojileri de destekler. Yani teknoloji aslında teknolojiden beslenmektedir. Bu gelişim öyle hızlı olmaktadır ki, bir insan doğduğu dünyadan çok farklı ve sürekli değişen bir dünyada yaşamaya zorunlu kalmaktadır.
Alvin Toffler bu durumu şöyle değerlendirir. “ Doğru olan gelmiş geçmiş bilim adamlarının %90’ının zamanımızda yaşadığı ve her gün yeni bilimsel buluşların yapıldığı biçimindeki yazılar değildir. Yeni düşünceler eskisine göre çok büyük bir hızla uygulama alanlarına girmektedir. Başlangıç düşüncesi ile uygulama arasındaki süre belirgin bir biçimde kısalmıştır. Bu gerçek, atalarımızla aramızda çarpıcı bir ayırım ortaya koymaktadır. Bergamalı Appollonıus konik bilimleri bulmuştur. Ancak uygulanabilmesi için tam iki bin yıl geçmesi gerekmiştir. Paracelsus’un eterin anestezik olarak kullanılabileceğini saptamasıyla, bu amaçla kullanılması arasında yüzyıllar geçmiştir.
Günümüzde düşünceyle uygulamaya geçiş arasındaki sürenin kısalığının nedeni çok istekli ya da atalarımızdan daha çalışkan olmamız değildir.”
Teknolojideki ve dolayısıyla hayatlarımızdaki baş döndürücü hızı en basit şekilde şöyle örnekleyebiliriz; ben doğduğumda ev telefonu her evde olmayan bir iletişim aracı iken, bugün her evde, hatta herkesin cebinde bulunan, olmazsa olmaz bir cihaz haline gelmiştir. Her geçen gün daha yeni, daha çok özellikle donatılmış cep telefonları, bilgisayarlar, ev aletleri; deve üzerindeki uzun yolculukların yerine son model arabalar, hızlı trenler, uçaklar hayatımızı daha da kolaylaştırmak için üretilmekte ve piyasaya neredeyse eş zamanlı olarak sürülmektedir. Yani üretilen bilginin yayılması veya uygulanması için artık yüzyıllarca beklemek zorunda değiliz.
Gelişen ve hızla değişen teknoloji aynı zamanda toplumu ve elbette bireyi de, birçok açıdan olumlu ve olumsuz olarak etkilemektedir. İnsanlar eskiden olduğu gibi lise ya da üniversite mezunu olmakla yeterli donanıma sahip olamamaktadırlar. Değişen dünyada yer sahibi olabilmek için hayat boyu süren bir gelişim şarttır. Sahip olduğumuz nitelikleri sürekli arttırmak ve geliştirmek önem kazanmış değişen topluma ayak uydurmak bir zorunluluk haline gelmiştir. Sözgelimi, herhangi bir üniversitenin mimarlık fakültesinden mezun olduğunuzu düşünelim. Birçok üniversitenin mimarlık bölümünden mezun olan herkes gibi sizde bir mimarsınız. Soru şu ‘diğer mimarlardan farkınız nedir? Geleceğinizi hazırlarken sorulması gereken en önemli soru budur.
“ DİĞERLERİNDEN FARKIM NEDİR?”
Farkı oluşturan, bilgidir. Küreselleşen dünyada nerede olacağımızı ve kim olacağımızı belirleyen en önemli, en belirleyici güç bilgidir.
İshak Torun, çağımızda bilginin önemini şöyle özetlemiş, ”Küreselleşen dünyada güç ekseni kaymaktadır. Artık, güç kapitalden ve onun yarattığı sanayiden kaynaklanmıyor. Tank, otomobil ve televizyon üretmek görece önemini kaybetmektedir. Değişen güç ekseninde, zenginlik ve gücün temel parametresi artık "bilgi"dir. Dünya düzeninin yeni egemenleri ise bilgiyi üretenler, çoğaltanlar ve iletenlerdir. Türkiye'nin en büyük ağır sanayi fabrikasından biri olan Ereğli Demirçelik'in tüm değeri yaklaşık 5 milyar dolardır. ABD de iki yıl önce iki üç kişinin bir araya gelerek kurduğu ve Google tarafından satın alınan bir internet şirketinin değeri ise 1,3 milyar dolardır. Ortada ne fabrika, ne işçi, ne patron, ne de üretim bandı bulunmaktadır. Olan, yeni bir düşüncenin üç beş kafadar tarafından hayata geçirilmesidir.”
Bilgiye hızla ulaşmak ve onu kullanabilmek yaşadığımız çağın gereğidir.
Gelişen ve değişen dünyada, bu hıza uygun olarak hızlı ve doğru kararlar verebilmek bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Tek tuşla istediğimiz her bilgiye ulaşabileceğimizi düşünebiliriz. Ancak bilgiyi zihnimizde birbiriyle ilişkilendirebileceğimiz ve doğru biçimde kullanabileceğimiz verilere dönüştürmek yani bilgiye sahip olmak ve gerektiği an kullanabilmek çok önemlidir. Ancak bu, zaman gerektirir, biz ise bu zamana sahip değiliz. Bilginin sınırı olmamakla birlikte, bilmemiz gereken, hızlı okuma ve hafıza teknikleri kullanarak bu zamanı yaratabileceğimiz ve ulaşabildiğimiz bilgi miktarını katbekat artırabileceğimizdir. 3-4 kat hızlı okuyarak, bilgiye ulaşmak için harcadığımız zamanı daha etkin değerlendirebileceğimiz ve çağı yakalayabilecek birikime sahip olabileceğimiz ortadadır.
Unutmayın gerçek güç “BİLGİ” dir.
Comments