İnsan düşüncesini bireysel-içsel modeller olarak gören güncel beyin araştırmalarında, beyin gelişiminin toplumsal olarak konumlanmış doğasını ve toplumsal bağlam ile bireysel düşünme ve öğrenme arasındaki diyalektik(düşüncenin hareketi, Hegel) ilişkiyi kanıtlamıştır. Beyin ile ilgili erken dönem araştırmalar,’sağ beynin’ yaratıcılık bölgesi ve ‘sol beynin’ akılcı işlemler bölgesi olduğu gibi farklıdüşünme süreçleri olan beynin farklı alanlarının haritasını çıkarmaya çalışmıştır. Sinir bilimindeki gelişmeler, insan beyninin çevreyle etkileşim süreci içerisinde yapılandığını anlamamızı sağlamıştır. Cohen ve Leicester(2000), PET ve MRI gibi yeni tarama tekniklerinin beynin nasıl çalıştığını anlamamıza olanak verdiğini ve bunun sonucunda çoğu sinir bilimcinin, beyinde belli görevler için uzmanlaşmış alanları inceleyen anlayışdan uzaklaşarak, beyni birbirine paralel çalışan ve birleşen bir yol ağı olarak gören bir anlayışa doğru ilerlediğini ifade etmiştir. Bütün bu patika yollar devamlı şekilde gelişirler ve insanlar çevrelerindeki dünya ile etkileşim içerisinde bulundukça yeniden birleşirler. Beyin, sahip olduğu zeka ve istihbarat özellikleriyle mevcut kültürel sermayeyi sentezleyerek biçimlenmesini sürdürür. Cohen ve Leicester ise, beynin belirli türde işlemleri koruyan alanlar olarak anlaşılamayacağını belirtir; bunun yerine geçirgen, kollara ayrılan, esnek ve çaprazlanarak giden, ayrıca hem dış dünyadan gelen bilgi ile hem de kendi kendileriyle tekrar tekrar etkileşen yollar olarak anlaşılabileceğini öne sürer (Tustin ve Barton, 2011 ss:40).
Öğrenme süreçlerinin unsurları, kısa süreli bellek, uzun süreli bellek, işleyen bellek, açık ve örtük bellek, şemalar ve şema otomasyonu olarak sıralanabilir. Zihnimiz karmaşık bir şehre benzemekte, bu karmaşıklık içerisinde de bir düzen devam etmekte ve ahenk içinde çalışmaktadır (Yıldız, 2016). Öğrenme duyu organlarına ulaşan içsel ya da dışsal bazı uyarıcıların farkına varılmasıyla başlar. Duyuşsal kayıttan geçen bu uyarıcılar sınıflanarak düzenlenir (Duman,2007). Öğrenmenin temelinde beyin ve sinir sistemi yer aldığı için öğrenme beyindeki kimyasal, elektriksel değişiklikler ve sinir sisteminde yeni sinaptik bağların kurulmasıyla gerçekleşir (Baymur, 2000). Sinapslar, sinir hücresinin bağlantı yerleridir. Bir sinir hücresinden, komşu sinir hücresine bilgi akışı sinapslar aracılığı ile yapılmaktadır (Saltürk,2011).Sinaps bağlantıları sayesinde, beyinde oluşan bir sinyal çok kısa sürede istenilen noktaya ulaşabilir. Bunun nedeni nöronlardan çıkan bir iletinin akson tarafından hızla diğer bir nörona iletilebiliyor olmasıdır. Uyarı, elektriksel iletim halinde akson ucuna gelir ve buradan sinaptik boşluk aracılığı ile diğer nöronun dentritine iletilir. Elektiriksel uyarının sinaptik boşluğu geçmesi için nörotransmitter dediğimiz kimyasal maddeler görevi üstlenir. Bu kimyasal maddeler akson tarafından salınarak bilginin hedef nörona iletilmesini sağlar(Ayas, 2013).
Bilgi tekrar edildikçe nörotransmitterlerin izi yoğunlaşır ve sinaps bağlarının etrafında miyelin adı verilen kılıflar oluşur.Elektriksel yükün hızı miyelin kılıfın kalınlığı ile doğru orantılıdır. Miyelin kılıf yoksa ya da azsa mesajın iletim hızı da düşer (Yıldız, 2016). Tekrarlar önemlidir çünkü her tekrarda kimyasal maddeler bilginin bir hücreden diğerine geçmesi için veya bilgiye ulaşmak için kullanılır. Bilginin ne sıklıkla düşünüldüğü, izin yoğunluğunu arttırarak bilgiye her seferinde daha hızlı ulaşmayı sağlar. Bu yüzden öğrenme mutlaka tekrarlarla desteklenmelidir. Sinaps bağlarının yoğunluğu ve öğrenmede kullanılan kanalların çokluğu yeni öğrenmeler için beynin hazır olmasını sağlar.
Horne T. vd. (2011) ise nörotransmitterlerin önemini şöyle vurgulamaktadır: Düşünmek, kimyasal reaksiyonlar aracılığıyla beynimizde gerçekleşir. Bu kimyasal reaksiyonlar, yarattıkları kimyasal maddeler aracılığıyla, pozitif ve negatif yüklü moleküllerin beyin hücrelerimizin aksonları boyunca yukarı aşağı doğru hareket etmesini, sinaptik aralıkları atlayıp bir sonraki beyin hücresine geçerek beynimizin parçalarını birleştirmesini sağlar. Bir kez belli bir kimyasal yol geçildiğinde, bu yol üzerinde kalan kimyasallar, aynı yolu, yeniden geçilme bakımından daha hazır, daha kolay hale getirir. Bu düşünme eyleminin kendisinin, bireysel daha ileri düşünme kapasitesi yaratması anlamına gelir; başka bir deyişle bilişsel düşünme kapasitenizi yine düşünerek arttırabilirsiniz (Horne T. vd.,2011 ).
Zihinsel potansiyeli ve zihinsel performansı belirleyen, nöron sayısı değil, nöron bağlantılarının niceliği ve niteliğidir….1990’lı yılların sonlarında Carnegie’de (ABD) Siegler tarafından embriyolar, bebekler, okul-öncesi çocuklar, ergenler, yetişkinler ve yaşlılar üzerinde yapılan bir çalışmada, beyin gelişiminin yetişkin yaşamı boyunca devam ettiği ve yetişkin zekası ile ona katkıda bulunan uygulamalı düşünmenin gelişimi için bir zamanlar kabul edilen kesin sona erme noktasının bulunmadığı gösterilmiştir (Horne T.,Wootton S. 2011 ss: ilk düşünceler XXV).
Horne T., vd.(2011)’a göre, her ne kadar sağ yarımküre yaratıcılık ve sol yarımküre akılcı işlemlerden sorumluysa da birbirine paralel çalışan ve birleşen ağlar, öğrenme sırasında beraber çalışmaları durumunda, bilgiyi işleme, öğrenme ve hatırlamanın daha etkin olmasını sağlamaktadır. Ne kadar çok sinaptik bağ o kadar yüksek öğrenme kapasitesi ve zeka diyebiliriz. Yani öğrendikçe yeni öğrenmelerde kullanılabilecek yeni sinapslara, bilginin hücreler arasında ilerleyebileceği yeni yollara sahip oluruz. Üstelik aynı bilgiyi öğrenme ile oluşan bağlar, her bireyde birbirinden farklı hücreleri bağlar. Duyular ve duygular bakımından aynı sisteme sahip olmamıza rağmen (Caine&Caine,1990) beyinler bütünüyle aynı değildir (Genesee,2000). Çünkü öğrenme beynin yapısını değiştirir ve beyinler öğrendikçe eşsiz olurlar (Caine&Caine,1990).
Canan (2015), konnektom adı verilen bu bağlantı haritalarımızın, parmak izlerimiz gibi bize has ve özellikle detayda benzersiz olduğunu söylemektedir. Canan (2015)’a göre,bu benzersiz bağlantı haritası her insanın anne karnında, doğum sırasında, doğum sonrasında, bebeklikte, ergenlikte ve hayatın diğer tüm gelişim basamaklarında geçirdiği her türlü aşama, genetik olarak getirdiği her bilgi, genetik program dışında ebeveynlerden alınan “epigenetik” etkiler ve bildiğimiz-bilmediğimiz diğer tüm etkileşimler, her bireye has, yegane bir bağlantı haritasına sahip beynin ya da organizmanın ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Dolayısıyla her insanın beyni, dış dünyayı ya da tecrübelerini bambaşka bir şebekede işler. Bu yüzden hepimiz benzersiz, tekiz.
‘Elma’ kadar sıradan bir kelimenin bile zihinlerimizdeki karşılığı herkes için farklı olabilir, Yeşil, kırmızı, sarı, ekşi, tatlı, elma kurdu, çok elma yiyen bir tanıdığımız, elma fiyatları, elma yerken başımıza gelen sıra dışı bir olay çağrışımlarımız arasında olabilir-olmayabilir. Her birimiz için bir kelimenin hissettirdiği, anlam ya da anlamsızlık farklıdır. Bilginin bizim için ilgi çekiciliği, bilgiye ait birikimlerimiz ya da bilgiyi zihnimize alma anında içinde bulunduğumuz çevresel faktörlerden zihinsel hazır olma durumuna kadar her parametre bilginin hafızalarımızda ne kadar kalacağını, kullanılıp kullanılmayacağını, bir ürüne dönüşüp dönüşmeyeceğini belirler.
Araştırmalar, beynin bir tamam düzlemi yani üst sınırı olmadığını, yaşadığımız sürece gelişmeye devam ettiğini, herhangi bir şeyi zaman içinde daha hızlı ve daha etkin yapmayı öğrenebileceğini göstermektedir.
KAYNAKÇA
Ayas F.Y. “Sinir Hücresi; Nöron” Ocak 28 2013 (alıntılama-Ocak 18 2016)
http://www.ishekimim.com/tr/main.php?module=deytawebsite&page=pgnewsdetail&news_id=974
Baymur, F. (2000). Genel psikoloji. İstanbul:İnkılap Yayınları
Caine,R.N.,&Caine , G.(1990). Understanding a brain-basedapproachtolearningandteaching. Education, Leadership, 66-70
Canan, S. (2015),Değişen Beynim, İstanbul: İnkılap Kitabevi s:41
Canan, S. (2015),Değişen Beynim , İstanbul: İnkılap Kitabevi, s:88
Duman, B (2007). Neden Beyin Temelli Öğrenme?Ankara:PegemA.Yayıncılık
Genesee, F. (2000). Brain research implications for second language learning. . Center for Research on Education,.
Horne T.,Wootton S., (2011). Beyninizi Eğitin ( İ.ŞenerÇev) Optimist Yayın ve Dağıtım
Saltürk M. (2011/05/13). “Sinapsların Sayısı Azaldıkca Öğrenme Daha Kolaylaşıyor “ Aralık 30, 2015, https://saltuerk.wordpress.com/2011/05/13/sinaps-sayisi-azaldikca-ogrenme-daha-kolaylasiyor/ 6.12.2015
Tusting K.,Barton D. (2011). Öğrenme Kuramları ve Yetişkin Öğrenme Modelleri Üzerine Kısa Bir İnceleme. (Çev. A. Yıldız-A. Demirli). Ankara Dipnot Yayınlarıhttps://www.turkcebilgi.com/sinaps 13.11.2015 tarihinde alıntılandı.
Yıldız, S. (2016),Öğrenme- Öğretme Kuramları ve Uygulamadaki Yansımaları. Ed:G. Ekici Ankara: Pegem Yayınları
I read your post. It is very informative and helpful to me. I admire the message valuable information you provided in your article.
power bi training