top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıLamia Tontu Sarıpınarlı

BEYNİN SAĞ YARIM KÜRESİNİ AKTİF KULLANARAK ÖĞRENMEYİ ÖĞRENEBİLİRSİNİZ

Güncelleme tarihi: 16 Oca 2020


 Olağanüstü özelliklerle donatılmış bir beyne sahibiz. Öyle ise öğrenmek, öğrendiğimizi hatırlamak neden bu kadar zor? Örneğin yakın tarihimizi ele alalım. Neden ilkokul 1. sınıftan itibaren, her yıl biraz genişletilerek lise son sınıfa kadar aldığımız tarih derslerinin içeriğini, liseden mezun olduğumuzda tam olarak öğrenmiş olmuyoruz? Bilgiyi kaydetmekte mi yoksa onu hatırlamakta mı zorlanıyoruz?  Bu olağanüstü makinenin, yani beynin  hiçbir konuda  zorlanması olağan  değil.  Aslında  ilk önce öğrenmemiz  gereken şey öğrenmeyi öğrenmek. Beynimiz nasıl  çalışıyor, bilgiyi nasıl  işliyor, nasıl depoluyor,  gerektiği zaman nasıl  hatırlıyor. Beynin nasıl çalıştığını  bilirsek  her bilgiyi çok kolay ve  çok kısa zamanda hafızamıza alabiliriz. Merkezimizde beyni etkin kullanmanın çok eğlenceli ve pratik bir yolunu öğretiyoruz. Beynin sağ yarım küresini de  devreye sokarak  öğrenmeyi kalıcı  bir hale getiriyoruz.  5-12  yaş  çocuklarla zihinsel aritmetik çalışmaları yaparak onların yüksek algı seviyesinde, daha hızlı, yaratıcı  ve  analitik   düşünebilme  kabiliyeti  kazanmalarını  sağlarken,12 yaş üstü ve yetişkin gruplarla aynı amaca hafıza çalışmalarıyla yürüyoruz. Bu çalışmalar  hayalgücünü geliştirirken beyin hücrelerinin bağlantı sayısını arttırıyor, hafızayı ve zekayı güçlendiriyor.       Eskiden bilim adamları kişinin, zeka, algı, hafıza gibi  özelliklerinin  doğuştan geldiği ve sonradan geliştirilemez olduğu inancına sahiplerdi.Yapılan araştırmalar, zekanın ve algının çevresel etkenler ve eğitimle geliştirilebildiğini, her birimizin "tamam düzlemi" olarak adlandırılan, doğuştan sahip olduğumuz  beceri  ve  yetenekleri  güçlendirebileceğimizi  gösteriyor. Sayın  Melik  Duyar'ın  dediği gibi  " Zayıf  hafıza  yoktur,  eğitimsiz  hafıza vardır." Kendinizi geliştirmek, değiştirmek, yenilemek sizin elinizde...

Olağanüstü özelliklerle donatılmış bir beyne sahibiz. Öyle ise öğrenmek, öğrendiğimizi hatırlamak neden bu kadar zor? Örneğin yakın tarihimizi ele alalım. Neden ilkokul 1. sınıftan itibaren, her yıl biraz genişletilerek lise son sınıfa kadar aldığımız tarih derslerinin içeriğini, liseden mezun olduğumuzda tam olarak öğrenmiş olmuyoruz? Bilgiyi kaydetmekte mi yoksa onu hatırlamakta mı zorlanıyoruz?

Bu olağanüstü makinenin, yani beynin  hiçbir konuda  zorlanması olağan  değil.  Aslında  ilk önce öğrenmemiz  gereken şey öğrenmeyi öğrenmek. Beynimiz nasıl  çalışıyor, bilgiyi nasıl  işliyor, nasıl depoluyor,  gerektiği zaman nasıl  hatırlıyor. Beynin nasıl çalıştığını  bilirsek  her bilgiyi çok kolay ve  çok kısa zamanda hafızamıza alabiliriz. Merkezimizde beyni etkin kullanmanın çok eğlenceli ve pratik bir yolunu öğretiyoruz. Beynin sağ yarım küresini de  devreye sokarak  öğrenmeyi kalıcı  bir hale getiriyoruz.  5-12  yaş  çocuklarla zihinsel aritmetik çalışmaları yaparak onların yüksek algı seviyesinde, daha hızlı, yaratıcı  ve  analitik   düşünebilme  kabiliyeti  kazanmalarını  sağlarken,12 yaş üstü ve yetişkin gruplarla aynı amaca hafıza çalışmalarıyla yürüyoruz. Bu çalışmalar  hayal gücünü geliştirirken beyin hücrelerinin bağlantı sayısını arttırıyor, hafızayı ve zekayı güçlendiriyor.       Eskiden bilim adamları kişinin, zeka, algı, hafıza gibi  özelliklerinin  doğuştan geldiği ve sonradan geliştirilemez olduğu inancına sahipti. Yapılan araştırmalar, zekanın ve algının çevresel etkenler ve eğitimle geliştirilebildiğini, her birimizin "tamam düzlemi" olarak adlandırılan, doğuştan sahip olduğumuz  beceri  ve  yetenekleri  güçlendirebileceğimizi  gösteriyor. Sayın  Melik  Duyar'ın  dediği gibi  " Zayıf  hafıza  yoktur,  eğitimsiz  hafıza vardır." Kendinizi geliştirmek, değiştirmek, yenilemek sizin elinizde...

50 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page